Takıntılarınızdan kurtulmak için bize ulaşın

Takıntılar problemi terapisi indirimli ilk seans randevusu almak için:
👉 Şimdi Burayı Tıklayın

Varsa sorularınızı sormak için ya da

İndirimli ilk deneme/başlangıç seansına randevu almak için,

Yaşadığınız ülkeye göre aşağıdaki linki tıklayarak şimdi bize ulaşın:

📱 Belçika whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 Almanya whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 Hollanda whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 Fransa whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 Avusturya whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 İngiltere whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 Amerika whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

📱 Türkiye whatsapp müşteri hizmetlerimiz için Burayı 👉 Tıklayın

Farklı Takıntılar / OKB türleri:

1. Temizlik takıntısı
2. Simetri takıntısı
3. Kontrol etme takıntısı
4. Zarar verme korkusu
5. Bir şeyin kötü olacağı korkusu
6. Dini takıntılar
7. Sayma takıntısı
8. Zihinsel tekrarlar
9. Cinsel obsesyonlar
10. Kusursuzluk takıntısı
11. Bir şeyleri dokunma zorunluluğu
12. Eşyaların düzenli olması takıntısı
13. Yemek hazırlama ritüelleri
14. İlaç alımıyla ilgili obsesyonlar
15. İlişki takıntıları (ROCD)
16. Tiksinti korkusu
17. Aşırı endişe
18. Güvence arama
19. Bulaşma korkusu
20. Çöp biriktirme
21. Yeniden yapma zorunluluğu
22. Sorumluluk obsesyonları
23. Aşırı el yıkama
24. Takıntılı düşünceler
25. Kötü düşünceler tekrarı
26. Dini ritüel takıntıları
27. Sağlık endişeleri (Hipokondri)
28. Zarar verici düşünceleri kontrol etme
29. Uygun olmayan cinsel düşünceler
30. Bedensel obsesyonlar
31. İçsel tartışmalar
32. Zihinsel liste yapma
33. Sayı takıntıları
34. Kendi kararlarını sorgulama
35. Soruları sürekli tekrarlama
36. Korkunç düşünceleri bastırma
37. Tekrar eden duygular
38. Uyku ritüelleri
39. Giysi düzenleme
40. Sürekli şüphecilik
41. Aşırı güvence isteme
42. Yiyeceklerle ilgili takıntılar
43. Kendini cezalandırma düşünceleri
44. Düşünceleri “düzeltme” isteği
45. Hırsızlık korkusu
46. Başkalarına zarar verme korkusu
47. Kazara bir suça karışma korkusu
48. Paranoyak düşünceler
49. Nesneleri simetrik yerleştirme zorunluluğu
50. Beden imajı obsesyonları

Bu türler, OKB’nin çeşitli şekillerde kendini gösterebileceğini ve bireyden bireye farklılıklar gösterebileceğini yansıtır.

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) ile ilgili 20 farklı istatistik:

1. OKB dünya genelinde insanların yaklaşık %2-3’ünü etkiler.
2. Erkeklerde OKB genellikle çocukluk döneminde başlar, kadınlarda ise ergenlikte.
3. Kadınlar OKB’ye %60 daha yatkındır.
4. OKB hastalarının %50’sinde anksiyete bozukluğu da görülür.
5. OKB’nin ortalama başlangıç yaşı 19’dur.
6. OKB hastalarının %25’inde depresyon eşlik eder.
7. Tedavi edilmeyen OKB hastalarının %15-20’si ciddi semptomlar yaşar.
8. OKB hastalarının %25’i ilaç ve terapiye dirençlidir.
9. OKB’li bireylerin %25-30’u sosyal izolasyon yaşar.
10. OKB, genellikle kronik bir bozukluk olarak 20-30 yıl sürebilir.
11. OKB’li bireylerin %50-60’ı tedaviyle semptomlarında azalma yaşar.
12. Bilişsel davranışçı terapi (BDT) OKB tedavisinde en etkili yöntemlerden biridir, hastaların %70-80’ine fayda sağlar.
13. OKB, psikiyatrik hastalıklar arasında en sık rastlanan dördüncü bozukluktur.
14. OKB hastalarının %90’ı, kompulsif davranışlarının anlamsız olduğunu fark eder.
15. Çocuklukta OKB gelişen bireylerin %50’sinde bozukluk yetişkinliğe kadar devam eder.
16. OKB hastalarının %40’ı semptomlarını gizler.
17. OKB hastalarının tedaviye başvurması genellikle semptomların başlamasından 7-10 yıl sonra gerçekleşir.
18. OKB, genetik yatkınlık taşıyan bireylerde daha yaygındır; %25 oranında aile üyelerinde de benzer belirtiler görülür.
19. Her 100 OKB hastasından 20-30’u ciddi iş gücü kaybı yaşar.
20. OKB’nin yaygın olduğu yaş grubu 25-35 yaş aralığıdır.

OKB’den / Takıntılardan,

İsterseniz Avrupa, Amerika veya Türkiye’deki merkezlerimizde yüzyüze seanslar ile,
İsterseniz de görüntülü arama yaparak online seanslar ile kurtulabilirsiniz.

Pearl Therapy’nin Türkçe konuşan kadın ve erkek uzmanlarının
OKB / Takıntı sorunlarından kurtulmanızda size yardımcı olması için;

2 seans süren indirimli ilk görüşme için şimdi randevu alın.

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) ile ilgili yapılan 20 bilimsel çalışma ve kısa sonuçları:

1. Goodman et al. (1989): OKB, beyindeki serotonin düzeylerinin dengesizliğinden kaynaklanabilir.
2. Steketee & Frost (2000): OKB ve biriktirme takıntısı olan bireylerin duygusal bağ kurduğu eşyalarla ilgili yoğun endişe yaşadığı gözlemlendi.
3. Menzies et al. (2008): Beyin görüntüleme çalışmaları, OKB’li bireylerde orbitofrontal korteks ve bazal ganglionların farklı çalıştığını gösterdi.
4. Rapoport et al. (1989): OKB çocuklarda erken yaşta teşhis edildiğinde tedaviye daha olumlu yanıt veriyor.
5. Saxena & Rauch (2000): Beyin taramaları, OKB’de frontal korteks ile limbik sistem arasında aşırı aktivite olduğunu ortaya koydu.
6. Tükel et al. (2002): OKB’nin genetik geçiş gösterdiği, özellikle birinci derece akrabalarda daha yüksek risk taşıdığı bulundu.
7. Ruscio et al. (2010): OKB yaygınlık oranının yaşam boyu genel popülasyonun %2-3’ünde olduğunu gösterdi.
8. Gillan et al. (2011): Beyindeki hatalı öğrenme süreçleri, OKB’deki kompulsif davranışların temelini oluşturabilir.
9. Skoog & Skoog (1999): OKB hastalarının %20’si tam iyileşme gösterirken, %40’ı belirgin iyileşme kaydetti.
10. Fontenelle et al. (2006): OKB hastalarının %50’si aynı zamanda anksiyete bozukluğu yaşar.
11. Hollander et al. (1997): OKB hastalarında obsesyonlar ve kompulsiyonlar beyindeki serotonin eksikliğiyle ilişkilidir.
12. Mataix-Cols et al. (2004): OKB hastalarında yaygın obsesyonlar, bulaşma korkusu ve zarar verme korkusudur.
13. Pauls et al. (1995): OKB’nin genetik olarak aktarılabileceğini gösteren geniş aile çalışmaları yapıldı.
14. Bloch et al. (2009): Çocuklukta başlayan OKB, erken tedaviyle %40 oranında kontrol altına alınabiliyor.
15. Karno et al. (1988): OKB, diğer psikiyatrik bozukluklarla, özellikle depresyonla %60 oranında ilişkilidir.

Bu çalışmalar, OKB’nin biyolojik, genetik ve çevresel faktörlerle bağlantılı olduğunu ve terapinin önemli bir rol oynadığını göstermektedir.